Kaza sonrası kendilerini Gökhan ve adamlarının kurduğu bir pusunun tam ortasında bulan Adil ve Eleni, adeta ölüm kalım mücadelesi verir. Kurşun seslerinin ortasında hayatta kalmaya çalışan bu zorlu ikilinin imdadına, beklenmedik bir anda Esme yetişir ve onları kurtarır. Yaşanan bu hain saldırının ardından Adil’in kararlılığı artar; Eleni’ye saldıranlardan hesap sormakta tereddüt etmeyecektir.

Ancak köyde sular durulmaz. “Yunan doktorla Koçari birlikte” şeklinde yayılan köy dedikodusu her geçen gün büyürken, Oruç ve Sevcan’ın nişan hazırlıkları da tüm hızıyla devam etmektedir. Tüm bunların gölgesinde, köyde barınmasına izin verilmeyen Eleni, yorgunluk ve üzüntüden hastalanır. Sahilde Eleni’yi bitkin halde bulan Oruç, ona yardım elini uzatır ve Eleni’yi güvenilir gördüğü Esme’ye emanet eder. Esme, tüm köyün tepkisine rağmen Eleni’ye kızı gibi sahip çıkarak şefkat gösterir.

Bu sırada nişan töreni, başka bir gerginliğe sahne olur. Adil, kendisine “kan hakkıyla” bırakılan araziyi geri almak için köye gelir ve bu durum, Esme ile Adil’i bir kez daha burun buruna getirir. Tansiyonun yükseldiği anlarda, cezaevinde bulunan Şerif, Eleni için büyük bir tehlike yaratacak bir adım atar: Eleni’nin ölüm emrini verir. Kendisini bekleyen bu ölümcül tehlikeden habersiz olan Eleni için çember giderek daralmaktadır.