SULTAN MEHMED’İN İNTİKAMI: KARARGAH’TA BÜYÜK FİTNE VE DÖNÜŞ BAŞLIYOR!

Karargâh, Sadrazam Mahmud Paşa’ya yapılan sarsıcı bir suikast girişimiyle alarma geçer! Ağır yaralanan Sadrazam’ın durumu kritikken, Sultan Mehmed Han, öfkesini dindirmek yerine intikam yemini eder: Hain ortaya çıkmadan nefes almak yok!

Karaman elçilerinin kanı ve suikast mahâlinde bulunan gizemli hançer, devletin kalbinde gizlenen büyük bir fitnenin habercisidir. Görünmez bir el, bütün dengeleri altüst eden düğümlere düğüm eklemektedir.

Zeki Molla Lütfi’nin titizlikle takip ettiği izler, şüpheleri doğrudan Vlad‘a yönlendirir. Sorgu odasında konuşulan her bir söz, kılıçtan daha keskindir. Vlad’ın karanlık geçmişi, onu yalnızca muhtemel suçlu değil, aynı zamanda çok daha büyük bir oyunun kilit taşı hâline getirir. Ancak Sultan Mehmed’in adaleti, bu ihaneti saklandığı en kuytu köşeden dahi söküp çıkaracak güce sahiptir!

Karargâhın içinde ise ayrılık rüzgârları esmeye başlar. Yeniçeriler ve Solaklar‘ın kılıçları birbirine değerek, orduyu büyük bir bölünmenin eşiğine getirir. Tam bu kaos anında, Mahmud Paşa’nın yeniden ayağa kalkışı, fitnenin boynuna takılan bir kement etkisi yaratır!

Bu sırada, Osmanlı coğrafyasının farklı bir cephesinde, görünmez düşmanın gölgesi giderek belirginleşir. Kimin kiminle ittifak kurduğu, hangi ellerin hangi kılıçları çektiği henüz bir sırdır ve atılan her adım, yeni bir tehlikeye işaret eder.

Tüm bu karmaşanın ortasında, Danişmend yadigârı topraklarda yapılan gizli görüşme kritik öneme sahiptir. Fısıltıyla söylenen sözler, bütün bir coğrafyanın kaderini değiştirebilecek sonuçlar doğurur. Seferin yönü yeniden belirlenirken; devletin gücü, düşmanlarının asla tahmin edemeyeceği bir yerden doğmak üzeredir.

Artık tek bir hakikat vardır:

Tuğlar kalkacak… Zafer yürüyüşü başlayacaktır!