Orhan Bey, Kayı Beyliği’ndeki çift başlılığa asla izin vermemek için hem babasıyla hem de kardeşiyle vereceği çetin bir imtihanın eşiğindedir.

Bu zorlu yolda en büyük moral kaynağı olan Nilüfer Hatun ile çıktığı orman yolculuğu, beklenmedik ve kanlı bir pusuya dönüşür! Tam tuzağın ortasında kaldıklarında, Orhan Bey’in sadık can yoldaşları Kan Turalı ve Abdurrahman sahneye çıkar. Onların bu kritik gelişi, dengeleri nasıl altüst edecek?

Beyliği içine düştüğü cendere durumdan kurtaracak tek yolun Bursa kuşatmasının kaldırılması olduğuna inanan Orhan Bey, kardeşini bile karşısına alma pahasına hain Temurtaş ile masaya oturur. Alaeddin ve Şahinşah Bey’i durdurma sözü veren Orhan Bey, amacına ulaşabilecek mi?

Öfkeyle yanıp tutuşan Flavius, Söğüt’te yepyeni bir intikam planı kurar ve bir kez daha Fatma Hatun ile karşı karşıya gelir. Flavius, bir yandan bütün gücüyle saldırmayı düşünürken, diğer yandan Fatma Hatun’a zarar gelmesinden çekinmektedir. Bu iki düşman arasında sarsıcı gelişmeler yaşanacak!

Temurtaş, hain planlarından vazgeçmeyerek Yarhisar’a büyük bir baskın düzenler ve korkunç bir katliama imza atar. Kayı Obası, onlarca şehit ve yaralının acısıyla yıkıma uğrar.

Obanın bağrına düşen bu ateş, Malhun Hatun’u harekete geçirir. Öfkeden deliye dönen Malhun Hatun, Alaeddin Bey’in karşısına dikilerek: “Birbirinize düştükçe düşmanın ciğerlerimizi sökmeye geldiğini!” haykırarak oğlunu uyarır.

Orhan Bey, savaşı durdurmak için tüm gücüyle kardeşi Alaeddin’i ikna etmeye çalışsa da, Alaeddin Bey beklenmedik bir emirle karşılık verir: Orhan Bey’in Karacahisar’a gitmesini emreder.

Orhan Bey’in bu emri kesinlikle kabul etmemesiyle ipler tamamen kopar ve iki kardeş obanın ortasında yumruk yumruğa birbirine girer! Bu olayın hemen ardından Alaeddin Bey, Orhan Bey’i sürgün etme kararı alır!

Orhan Bey’i ve Kayı’yı bu yıkıcı kırılma anından sonra neler bekliyor?