Orhan Bey’in bir yanda Bizans’ın varisi Prenses Asporça, diğer yanda karanlık emelleriyle Mabed Şövalyeleri arasında kalması, hikayeyi çok katmanlı bir strateji savaşına dönüştürüyor.

Özellikle Asporça ve Nilüfer Hatun arasındaki gerginlik, sadece askeri değil, obanın iç dengeleri açısından da büyük bir çatışmanın habercisi. Asporça’nın babasını kurtarma hırsı, Orhan Bey’in siyasi dehasıyla birleştiğinde, muhtemelen Bizans içinde yeni bir ittifakın ya da daha büyük bir düşmanlığın temelleri atılacaktır.

Flavius tarafında ise işler iyice karışmış durumda. Fatma Hatun’u kurtarması onu Kayıların gözünde kahraman mı yapacak yoksa bu sadece daha büyük bir oyunun parçası mı, büyük bir merak konusu. Dafne’nin bu durumu bir ihanet kozu olarak kullanıp Hector’a taşıması, uç bölgesindeki kırılgan dengeleri tamamen bozabilir. Orhan Bey’in “Akçora” kimliğiyle hareket eden Flavius’a güvenip güvenmeyeceği, önümüzdeki bölümlerin en kritik düğüm noktası olacak gibi görünüyor.

Söğüt’teki gizli karargahın Fatma Hatun ve Alaeddin Bey tarafından keşfedilmesi ise şövalyelerin bölgedeki hakimiyetine büyük bir darbe vurabilir. Dafne’nin köşeye sıkışması, Hector’u çok daha vahşi hamleler yapmaya zorlayacaktır.