Bu dramatik dönüm noktasında, kalbi paramparça olan Gönül, gerçeklerin ağırlığı altında İskender’i terk etmiş, yaşadığı ihanet hissiyle nasıl başa çıkacağını düşünmektedir. Bu büyük acı, onu ya intikam peşine düşürecek ya da derin bir çaresizliğe sürükleyecektir; ancak en kritik kararı Cennet’e gerçekleri söyleyip söylemeyeceğidir, ki bu hamle hikayenin akışını tamamen değiştirecektir. Öte yandan, hem aşkının kaybıyla hem de hayallerinin yıkılmasıyla baş etmeye çalışan İskender, duygusal çöküşün eşiğindeyken, üzerine bir de en büyük düşmanı Reşat’ın hayatta olduğunu öğrenmesiyle büyük bir tehditle karşı karşıya kalır. Reşat’ın bir orduyla kasabanın kapısına dayanması, İskender’in kişisel acısını bir kenara bırakıp hayatta kalma ve sevdiklerini koruma zorunluluğunu ortaya çıkarır. İskender’in bu çetin savaşta, hem duygusal hem de fiziksel anlamda ayakta kalıp kalamayacağı ve en değer verdiği kişileri Reşat’ın yıkımından kurtarıp kurtaramayacağı, hikayenin bu bölümünün temel gerilimini oluşturmaktadır.