Azil ve Güneş’in yolculuğu, arabalarının bozulmasıyla hiç beklenmedik bir viraj alır. Aracı tamir eden kişinin sarf ettiği sarsıcı bir cümle, Güneş’in ailesinin ölümüne dair korkunç bir gerçeği gün yüzüne çıkarır; o kaza, aslında planlanmış bir cinayettir. Ailesinin bilerek öldürülmüş olabileceği ihtimaliyle yıkılan Güneş’e destek olmak isteyen Azil, onunla birlikte bu karanlık gerçeğin peşine düşmeye karar verir. Ne yazık ki, aynı anlarda yaşanan trajik bir olay, ailenin kaderini mühürler: Osman, Azil’e kurulan pusuyu engellemeye çalışırken çıkan çatışmada yanlışlıkla kendi oğlu Mehmet’i vurur. Mehmet ağır yaralı olarak yaşam mücadelesi verirken, Osman derin bir vicdan azabının altında ezilir. Hastaneye gelen Nermin, oğlunun Osman tarafından vurulduğunu öğrendiğinde, kocasına karşı geri dönülmez bir öfkeyle dolar. Osman’ın “kendi oğlunu vurduğu” gerçeğiyle aile tamamen parçalanır ve evdeki tüm dengeler altüst olur. Tüm bunlar yaşanırken Azil, kendisine kurulan suikast girişiminin arkasındaki isimlerin bizzat Mehmet ve Ziya olduğunu öğrenir; bu tehlikeli durum karşısında, sevdiği Güneş’i koruyabilmek adına ondan uzak durmayı bile göze almak zorunda kalır.