Sultan Mehmed, hem devletin bekasını hem de şehzadesi Beyazıd’ın geleceğini ilgilendiren zorlu bir sınavın eşiğindedir. Karamanoğlu Sultanı İbrahim’in elçisi Ayvaz Bey, Julia’nın ölümü bahanesiyle Beyazıd’ın kendilerine teslim edilmesini ister; aksi durumda savaş ilanıyla tehdit eder. Ancak Beyazıd, babasının emirlerine karşı çıkarak sancaktan ayrılır. Bu başkaldırı hem sarayda hem de halk arasında büyük bir huzursuzluk doğurur. Mehmed, oğlunu yakalatıp divan huzurunda yargılar. Herkesin merak ettiği soru ise şehzadenin nasıl bir cezaya çarptırılacağıdır.

Öte yandan Pontus İmparatoru David Komnenos ile Pedri, Osmanlı’yı içeriden zayıflatmak amacıyla Karaman ile gizli bir ittifak kurar. Julia’nın ölümü üzerinden şekillenen bu birliktelik, Türkmen beylerini kışkırtarak Osmanlı’ya karşı ayaklanmaya sürüklemeyi hedefler. Komutanlar bu tehlikeyi bertaraf etmek için harekete geçerken, Mehmed’in dikkati ise Ayasofya’nın derinliklerinde ortaya çıkan kutsal bir ikona üzerine yoğunlaşır. Bu emanetin izini sürmek üzere Vlad ve Karatuğlar Pontus’a gönderilir.

Karamanoğlu elçisinin pervasız tehditlerine daha fazla sessiz kalmayan Mehmed, Ayvaz Bey’in idamına hükmeder. Ardından da Karadeniz’de Bizans’ın son izlerini silmek amacıyla Pontus Seferi’nin başlatılmasını emreder. Osmanlı artık hem içerideki karışıklıklarla hem de Karadeniz’in kıyılarında kalan Bizans mirasıyla büyük bir hesaplaşmaya hazırlanmaktadır.