Pontus adı verilen bir şehirdeki (İstanbul’u temsil eden) kuşatmayı konu alır. Kuşatma, başlangıçta surların çökmesiyle Akıncıların tuzağa düşmesi ve içeride bir hain olduğu şüphesiyle başlar. Mehmed’in şüphesi, tarihte Fatih’in düşmanı olan Vlad Tepeş’e (Kazıklı Voyvoda) yönelir.

Kritik bir anda, şehrin yöneticilerinden Megadük Yorgo, bir gün içinde kapıyı açma vaadinde bulunur. Bu durum, Mehmed’i ikilemde bırakır, ancak Yorgo’nun Draven tarafından engellenmesiyle kapı açılmaz ve bekleyiş bir hayal kırıklığına dönüşür.

Bu belirsizliğin sonunda Mehmed, askerî gücünü kullanmaya karar verir. Şahi topları (Fatih’in toplarını temsil eder) Notia surlarını yıkarak bir gedik açar ve taarruz emrini verir.

Fetih anı, Eren adlı askerin (tarihteki Ulubatlı Hasan’ı temsil eden) yaralı halde burçlara tırmanıp üç hilalli sancağı dikmesiyle gerçekleşir. Sancak, Pontus’un kaderinin kesinleştiğini simgeler.

Anlatı, zaferin hemen ardından, Mehmed’in içindeki “Fatih’i öldüremediği”ni fısıldayan Vlad Tepeş’in tehdidiyle son bulur. Bu son kısım, zaferin kalıcı olmadığına ve Fatih’in (Mehmed’in) gelecekteki karanlık düşmanlarıyla yüzleşeceğine dair bir gerilim unsuru (cliffhanger) ekler.